“Aileler paramparça olan cesedi teşhis edemedi!”

15 Temmuz darbe girişimi gecesi hastanelerde de oldukça zor saatler geçirildi. Darbecilerin saldırısına maruz kalan vatandaşların tedavisi için sağlık personelleri olağanüstü bir çaba gösterildi. Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi’nde nöbetçi olan Anestezist Dr. Büşra Yetkin Tezcan, zor geceyi “Evladını kaybeden anneni çığlığı kulağımdan gitmiyor. Aileler paramparça olan cesedi teşhis edemedi” diyerek anlatıyor.

20 Temmuz 2016 Vatan Gazetesi 12. sayfa
20 Temmuz 2016 Vatan Gazetesi 12. sayfa

İLKER AKGÜNGÖR / VATAN HABER MERKEZİ

15 Temmuz darbe gecesi askeri üslerde, sokaklara ve hastanelerde darbeyi önleyen bir çok olay yaşandı, İşte olayların kahramanlarının ağzından Türkiye’yi karanlığa boğmak isteyenlerin başarıya ulaşamadığı ‘o’ gecenin hikayesi.

 

“Oğlu yaralı annenin çığlığı kulaklarımdan gitmiyor”
15 Temmuz gecesi darbe dehşeti sokaklardan hastanelere kadar her yerde yaşandı. Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi’nde nöbetçi olan Anestezist Dr. Büşra Yetkin Tezcan yaşadıklarını sosyal medya hesabından anlattı. 100’e yakın yaralı ve ölüye arkadaşlarıyla birlikte müdahale ettiğini söyleyen Özcan’ın ağzından yaşananlar.

“Çığlığı kulaklarımda”
“Koluna tükenmez kalemle annesinin cep telefonu yazılmış, tankın altında kalmamak için üst gecitten atlayarak leğen kemiğini, kolunu, bacağını kırdığını tahmin ettiğim bir gencin ailesini aradım telefonumla. 10 saniyelik konuşmada karşıdaki anneyi hissettim, ‘oğlunuz hayatta ve yaralı’ dediğimde bir çığlık duydum, kulaklarımdan gitmiyor.”

“Morg teşhis mangası”
“Belki bizim hastamızı görmüşsünüzdür diyen bir çift durdurdu beni bir ara; isim söylediler, hatırlamadım. İşime dönmeye çalışırken Facebook profil fotoğrafını gösterdi kadın.. gülüyordu fotoğraftaki adam, oysa ben onu tanımlayamadığım bir zaman kadar önce morga yollamıştım. Kadını oyaladım, adamı teşhis için morga götürmek istedim, teşhis edemeyeceğini söyledi. Bir yerlerde bıraktım onu, kayboldu. Sonra yine buldu beni, yardım istedi. ‘Güçlü ol o zaman, gel teşhis et’ dedim, mırıldandığı sûreler, iki güvenlik görevlisi, yanına eklenen başka yakınını arayan insanlar eşliğinde ‘morg teşhis mangası’ olarak koridorlardan geçtiğim bir fotoğraf var zihnimde. Kulaklarımda çınlayan o sûre ve ayak seslerinin ritmi de bitmiyor.”

“Arkadaşım kanlar içinde”
“Sonra iki yaşlı insana Facebook fotoğrafı morg eşleşmesi doğru çıktığı için ‘başınız sağolsun’ dediğim başka bir fotoğraf var yine karmakarışık zihnimde. O kadın mıydı yoksa bir başkası mıydı ‘ama benim oğlumun öksüzü var bir tane’ dedi biri, ayıramıyorum. Kendi çalışma arkadaşım, üroloji doktoru, karşımda kanlar içinde. Ağlamaya başladım orda, onun bana ‘iyiyim’ deyişi. Yine ne kadar olduğunu bilemediğim bir zaman sonrasında onu uyutmak için ameliyathaneye çağrılışım, ‘ben kötüleşiyorum, çabuk ol Büşra’ deyişi. İlk defa ağlayarak hasta uyutuşum, hakkını helal edişi, hepimizi çok sevdiğini, babasını da çok sevdiğini söyleyişi..”

“Ağlama krizi”
“Bomba sesleri, hastaneye elinde silahla ortalığı taraya taraya gelen birileri olduğu söylentisi. Beni arayan arkadaşlarımdan, eşimden helallik isteyişim, hastanede iki el silah sesi duyduğunu söyleyen hemşire arkadaşım, ağlama krizine giren bir başkası, sonra ben ağlarken onun bana sarılışı. Her sesle altına saklandığımız sedyeler, 3-5 saniye bekledikten sonra hızla akan bir film çekimine kaldığımız yerden devam edişimiz.”

“Adını hatırlayamıyorum”
“Kafa kemiği kırık, ağzı ve dili parçalanmış biri bana adını söyledi, söyleyebildi o gece. Ameliyata aldık, öldü sonra. Hâlâ kimliği tespit edilemedi. 6 aile geldi yakınını arayan, hiç biri teşhis etmedi. Karışık zihnimi ne kadar zorlasam da o ismi hatırlayamıyor. Sebep olanlar Allah’ından bulsun…”

“Helikopterleri uçurmak için F tipi pilotlar getirdiler”
Ergenekon Davası’nın en çok bilinen isimlerinden olan eski Kara Pilot Teğmen Mehmet Ali Çelebi, 15 Temmuz darbe gecesi Kara Havacılık okulunda yaşananları sosyal medyada anlattı. CHP PM üyesi olan Çelebi, “Darbeciler helikopterleri uçurmak için pilotlar getirdi” dedi. İşte helikopterlerin ana üssü olan Kara Havacılık Okulu’nda yaşananlar.

“Darbeci 20 SAT Akıncı’yı korudu”
“15 Temmuz’un seçilmesi YAŞ ve İzmir Casusluk Kumpası gözaltıları öncesidir. Hainlerle bağını buradan görebilirsiniz. Son kurşunlarıydı. Deniz Kuvvetleri’nden tutuklananların büyük kısmı kumpaslardan beridir F-tipi konusunda şüphelendiklerimizdi. Sistemde kalan hainlerden 20’nin üstünde SAT hain girişimde yer almış, Akıncı üssünü korumuş, Cumhurbaşkanı’na suikastte yer almıştır.”

“Kursiyerlere silah dağıtıldı”
“Kara Havacılık Komutanlığı’nda yaşananlar dehşet vericidir. Taarruz Taburu hariç o gün nöbetler özel ayarlandı. Nizamiye tutuldu. Kursiyerlere silah dağıtılmış, darbe planlaması dahilinde farklı birliklerden helikopterleri uçurmak üzere F tipi pilotlar gelmiştir. Emir subayı, Kara Havacılık Okul Komutanı’na silah çekip esir almış, bu girişimi tabur komutanları da desteklemiştir. İşin karanlık yanı ‘dışarıdan’ helikopterleri uçurmaya gelenlerin birçoğunun tayin dairede görev yapmış F tipi subaylar olması. Kara Havacılık Okulu’ndaki tayinler ve tabur komutanların ayarlanarak atanması en az 1.5 yıllık bir planlamanın sonucu. Emniyet’i, Meclis’i ve MİT’i vuran helikopterler Kara Havacılık Okulu’ndaki bu hain planlamanın sonucu. Süper kobra saldırıları da.”

“Teknisyenler kalkışları engelledi”
“Kara Havacılık Okulu’nda teknisyenler zorla toplanıyor ama arızalı helikopterleri yapar gibi yapıp dokunmuyor, kalkışları engelliyorlar. Yine Kara Havacılık Okulu yanındaki Jandarma Hava birliği darbe girişimine karşı koyuyor. F tipi Kobra ile jandarma arasında çatışma çıkıyor. Bu çatışmalar sonucunda hainler Güvercinlik’te tutunamıyor ve Akıncılar Üssü’ne çekilmek zorunda kalıyor. TSK içinde buna benzer çok sayıda direniş ve çatışma var. Sahte emirlere karşı koyma ve darbe girişimini kadük bırakma var. Darbe girişimi aslında sonrası için planlanıyor. Erkene çektiren bir başka neden Emniyet’ten Genelkurmay’a bildirilen 1000 kişilik liste.”

Ortada kalan tankı Suriyeli göçmen çekti!
15 Temmuz darbe girişimi sırasında Ankara’da darbecilerin terk ettiği bir tank cadde ortasında kaldı. İddiaya göre ortada kalan tankı Suriye’nin Halep şehrinden 2013’te Türkiye’ye iltica eden Muhammed Emin Kaakat çekti. Geçmişte Suriye Ordusu’nda Tank sürcüsü olarak görev yaptığı öğrenilen Kaakat, tankı polis eşliğinde merkez üsse getirdi. Polatlı’da yaşadığı öğrenilen Kaakat olayı sosyal medyada kendine ait hesap üzerinden duyurarak, kullandığı tankın içinden çekilmiş bir fotoğrafını da paylaştı.

NOT: Haberin 20 Temmuz 2016 tarihli Vatan Gazetesi’nde yayınlanan hali buradan (http://www.gazetevatan.com/aileler-paramparca-olan-cesedi-teshis-edemedi–968438-gundem/ ve http://www.gazetevatan.com/tanki-yuruten-suriyeli–968436-gundem/) okunabilir.

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.