Gül, Gezi’yi CNN ve BBC’den izlemiş

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Başdanışmanı Ahmet Sever’in yazdığı ‘Abdullah Gül ile 12 Yıl’ adlı kitap yayınlandı. Sever, Çankaya Köşkü’nde yaşanan bir çok önemli olayın perde arkasına ve bilinmeyenlere kitapta yer veriyor. Kitaptaki olaylar incelendiğinde Abdullah Gül ile Recep Tayyip Erdoğan arasındaki ilişkinin özellikle Gezi Parkı olaylarında bilinenden çok daha fazla kırılgan bir hale geldiği göze çarpıyor. İşte gündeme bomba gibi düşen kitaptan Abdullah Gül dönemindeki Çankaya’nın bilinmeyenleri.

15 Haziran 2015 Vatan Gazetesi 15. sayfa
15 Haziran 2015 Vatan Gazetesi 15. sayfa

İLKER AKGÜNGÖR – KENAN BUTAKIN / VATAN HABER MERKEZİ

“Gezi’yi CNN ve BBC’den izledi”
Gezi Parkı Olayları başladıktan sonra Türkmenistan gezisinden dönen şunlar yaşandı: “Cumhurbaşkanı ertesi sabah (1 Haziran sabahı)danışmanlarını Tarabya Köşkü’nde toplantıya çağırdı. Son derece endişeli olduğu her halinden belliydi. Gece neredeyse hiç uyumamıştı. O sıralarda olayları Türk televizyon kanallarından takip etmek mümkün değildi. Çalışma odasında CNN ve BBC izliyordu. Gül, “Ne tuhaf bir durum. Kendi ülkemizde, hatta şehrimizde olup bitenlerle ilgili görüntüleri yabancı televizyonlardan takip ediyoruz” dedi. Türkiye’de basının içinde bulunduğu durumu gösteren çarpıcı ve üzücü bir tabloydu bu. Korku herkesin içine sinmişti.”

“Hasta Demirbaş’ın yurtdışına çıkışı gecikince sinirlendi”
Kanser olan hapisteki Diyarbakır Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş’ın tedavisi için Sırrı Süreyya Önder, Ahmet Sever aracılığıyla Cumhurbaşkanı Gül’ün devreye girmesini istedi. Cumhurbaşkanı, Sever kendisine konuyu ilettiğinde durumu biliyordu ve “Tamam gerekeni yapacağım” dedi. Adalet Bakanlığı nezdinde girişimde bulunulması için talimat verdi: “Ancak, aradan iki haftaya yakın bir süre geçmesine rağmen bir gelişme olmamıştı. Bir direnç söz konusuydu. Bu konuyu hatırlattığımda Cumhurbaşkanı sinirlendi ve kızgınlığı bakanlığa iletildikten sonra Demirbaş’a yurtdışında tedavi izni çıktı. Tabii, bu haberi ilk ilettiğim kişi Sırrı Süreyya Önder oldu.”

“Erivan’a gidiyorum, hazırlıkları yapın”
Sever, kitapta Gül’ün 6 Eylül 2008’de Ermenistan’ın başkenti Erivan’a yaptığı tarihi ziyaretinde arka planını anlatıyor: (..) Gül’ün yakın ekibi de kararsızdı ve kimse gönül rahatlığıyla ‘gitmeniz iyi olur’ diyemiyordu. Başbakan Erdoğan’da bu ziyarete mesafeliydi. Hatta 30 Ağustos Zafer Bayramı resepsiyonunda Cumhurbaşkanı’nın bir baş danışmanına orada bulunan Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u işaret ederek, ‘Sayın Cumhurbaşkanına söyleyin, o da Erivan’a gitmesine karşı’ diyecekti. Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ünal Çeviköz’ün Erivan’da Ermenilerden güvenlik garantisi alması üzerine, “(…) Cumhurbaşkanı talimatını verdi: ‘Gidiyorum. Gerekli hazırlıkları yapın’.”

“Fidan’a sakın gitme dedi”
2012 başında İstanbul Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya tarafından ifadeye çağrılan Hakan Fidan, bir hafta önce aldığı istihbaratı Gül’le paylaştı: ‘Sayın Cumhurbaşkanım Oslo görüşmeleriyle ilgili olarak beni şüpheli sıfatıyla 7 Şubat’ta İstanbul’dan ifade vermeye çağırdılar.’ Cumhurbaşkanı şaşkına döndü: “Böyle bir şey nasıl olur? Sakın gideyim deme. Çok tatsız ve sonuçları ağır olacak bir durumla karşı karşıyayız. Bu olay şüyuu bulmadan çözülmeli. HSYK tarafından o dosya o savcıdan alınıp başka bir savcıya verilsin. Konu duyulmadan, sessizce kapansın.’ Gül, Başbakanlığı sırasında TİKA’nın başına getirdiği Hakan Fidan’ı ifade vermeye gideceği 7 Şubat’ta köşke çağırarak olayda kasıt ve kötü niyet gördüğünü ifade etti. Sonrasında ‘İfadeye vermeye git. Sorun çıkmaz’ dediğine dair çıkan haberler canını sıktı.

“AKP’nin yapmadığını CHP yaptı”
Kitapta anlatılana göre Gül, görevi süresince en çok Cumhurbaşkanlığı süresi ve ikinci kez seçilmesiyle ilgili kurucusu olduğu AKP yetkililerinin tavırlarına kırıldı. Bu konu açıldığında konuşmak istemiyor, yüzüne acı bir ifade yerleşiyordu. En çok Bekir Bozdağ ile kendisine kariyer danışmanlığı yapan Burhan Kuzu, Nurettin Canikli, Egemen Bağış ve Faruk Çelik’in sözleri kendisini üzmüştü. Kendisine özel çıkarılan ‘2007’den önce seçilmiş Cumhurbaşkanı kinci defa seçilemez’ hükmünün CHP tarafından AYM götürülmesi ve iptal edilmesinin ardından, 2007’de kendisinin önünü kesmek için AYM’ye giden CHP için, gülümseyerek, “Bakar mısın, nereden nereye geldik’ dedi. Bu sürecin sonunda Gül’ün izniyle Vatan Gazetesi yazarı Ruşen Çakır’ın Ahmet Sever’le yaptığı ve gündeme bomba gibi düşen ‘Cumhurbaşkanı pekala yeniden aday olabilir, neden olmasın’ başlıklı röportaj yayınlandı.

Suriyeli Ermeniler için gizli toplantı
Osman Kavala, Sever’e Suriye’de zor durumda bulunan Ermeniler’i anlattı. Sever bunu Gül’e iletti. Sonra Hrant Dink’in kardeşi Orhan Dink, kızı Delal Dink ve kısa süre önce Suriye’de bulunan Agos Yayın Yönetmeni Rober Koptaş aynı durumu anlattı. Ertesi gün Tarabya Köşkü’ne gelen üçlü dışişleri danışmanların bulunduğu toplantıda konuştu. Gül, konuyla ilgileneceği ve toplantının gizli kalmasını istedi. Gül, konuyu Mit Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’yla paylaştı. Başbakan Erdoğan’ın da onayı alındı. Konu Ermeni cemaatinin ileri gelenlerine yine gizli bir toplantıda anlatıldı. TÜSİAD iş bulma ve barınma için destek verdi. 30 Suriyeli Ermeni Türkiye’ye getirildi.

Başörtüsü ve kırmızı halı
Hayrünnisa Hanım C kapısına “Ceza kapısı” adını takmıştı. Bir krize yol açmamak için üzüntüsünü, kırgınlığını ve kızgınlığını hep içine atarak üç yıl boyunca sabretti. Ama 2010 yılında Zambiya Cumhurbaşkanı’nın Türkiye ziyareti öncesinde adeta patladı: “Artık yeter! ben bundan böyle bu uygulamayı devam ettirmeyeceğim. Bu yanlıştan dönülmezse bir daha karşılama törenlerine katılmayacağım. ” Köşkte ortalık karışmıştı. 11 Temmuz’da Türkiye’yi eşiyle birlikte ziyaret edecek olan Zambiya Cumhurbaşkanı Rupiah Bwezani Banda’nın gelmesine birkaç gün kalmıştı. Hayrünnisa Hanım’ın kırmızı halıda değil, çimlerin üstünde yürümesi öngörülüyordu. O kararlıydı: “Bana böyle saçma önerilerle gelmeyin. Benden önceki cumhurbaşkanlarının eşleri nasıl yürüyorsa artık bende öyle yürüyeceğim. Buradan da asla geri adım atmayacağım. O sırada Zambiye Cumhurbaşkanı eşiyle birlikte Ankara’ya gelmişti. Ertesi sabah Köşk’te karşılama töreni, akşamda resmi yemek vardı. Ancak Hayrünnisa hanım törene katılmaya bir türlü ikna edilemedi. Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff 18 Ekim 2010 tarihinde Türkiye’yi ziyaret edecekti. Cumhurbaşkanı Gül “artık yeter” dedi ve törendeki bu uygulamadan vazgeçilmesi talimatını verdi. Askerlerin direncine ve itirazına hiç kulak asılmadı. Hayrünnisa Hanım Alman Cumhurbaşkanı ve eşini karşılama töreninde ilk kez kırmızı halıda yürüdü.

Oğlunun arkadaşları Gezi için geldi
“Cumhurbaşkanı Gül’ün Harvard’ta okuyan oğlu Mehmet’e arkadaşları ‘Babanla görüşmek istiyoruz’ talebinde bulundu. Hepsi, muhafazakâr ailelerin, Ak Partililer’in çocukları olan 20-21 yaşlarında 10 genç geldi (4 Haziran). Abdullah Amca diye başlayarak, ‘Gezi’de arkadaşlarımız var. Bu olay çevre duyarlılığıyla başladı. Ak Parti karşıtı bir olay olarak başlamadı. Neden bu kadar sert davranılıyor oradakilere. Okuldaki arkadaşlarımız da birbirine düşman gibi bakar hale geliyor’ dedi. Gül gençlere, “Yatıştırmak için çok çaba harcıyorum” diye cevap verdi.

“Bariyerleri kaldırın”
Cumhurbaşkanı Gül, olayların gittiği ürkütücü istikameti görebiliyordu. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’yu (1 Haziran) aradı. “Vali Bey, gelişmelerin seyrinden çok kaygılıyım. Kaldırın Taksim’deki bariyerleri, bırakın yürüsün insanlar. Yoksa Allah korusun ortaya çok kötü görüntüler çıkacak.” dedi. Vali Mutlu da, “Sayın Cumhurbaşkanım, bende aynı görüşteyim. Ancak Sayın Başbakan’ı ikna edemiyoruz. Bir tek siz ikna edebilirsiniz. Sayın Başbakan ile görüşseniz. ” dedi. O sırada Başbakan Erdoğan İstanbul’daydı. Cumhurbaşkanı kendisini aradı. Başbakan çok kızgındı. Ancak görüşmenin sonunda bariyerlerin kaldırılması konusunda kendisini ikna etti.

“Dört bakanı Yüce Divan’a gönderirim”
“Abdullah Gül’ün olan bitenlerden sıtkının sıyrıldığını ve kenara çekilme kararı aldığını gözlemledik. Köşk’te durum değerlendirmesi yaparken ‘Ben aşağıya insem’ diye söze girdi ve hepimizi umutlandıran şu cümleleri kurdu: “Türkiye’yi kısa sürede yıldızının parladığı döneme tekrar götürürüm. AB sürecini yeniden canlandırırım. Dış politikadaki yanlışları düzeltirim. Ülke çok kutuplaştı, bunu giderecek adımları peş peşe atarım. Demokratikleşmeye ağırlık veririm. Haklarında yolsuzluk iddiası bulunan dört bakanı derhal Yüce Divan’a gönderirim…”

AKP’ye dönüşü nasıl engellendi?
Cumhurbaşkanı görev süresi bittiğinde ‘şüphesiz, kurucusu olduğu partisine döneceğini’ açıkladı. (…) MKYK toplantısı sürerken Sadullah Ergin söz alarak Gül’ün açıklaması hakkında bilgi verdi ve bu gelişmeyi dikkate alarak, olağanüstü kongreyi ileri bir tarihe ertelemenin daha doğru olacağını söyledi. Ancak, söz alanların sayısının giderek arttığını gören Erdoğan, müdahale ederek konuyu kapattı. Gül son derece rahattı: “Artık kimse bana ‘Partiye döneceğine dair bir işaret vermedin, sessiz kaldın’ diyemez. Ben üzerime düşeni yaptım.”

Davutoğlu adını anmadı
27 Ağustos’ta Davutoğlu oybirliğiyle genel başkan seçildi. “Bu bir veda değil, vefa kongresi” dedi. Ancak Erdoğan’a övgüler düzerken kendisini başbakan olduğu dönemde başdanışmanı yapan, büyükelçi unvanı verdiren, siyasete sokan, dışişleri bakanı olmasında etkin rol oynayan Cumhurbaşkanı Gül’ün adını bir kez bile anmadı. AK Parti’nin belde ve köy temsilcilerine kadar selamlamadık kimseyi bırakmadı. Cumhurbaşkanı bu konuyla ilgili tek kelime etmedi. Ancak Davutoğlu’nun konuşmasını okuduğunda yüzünde acı bir tebessüm belirdi. Yüz ifadesi her şeyi anlatıyordu.

“Sen Suriye’nin Dışişleri Bakanı mısın?”
Gül, hükümetin genelde dış politikasını, özellikle de Suriye ve Mısır dış politikalarını doğru bulmuyordu. Başbakan Erdoğan’ın ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun sanki Türkiye’den çok Mısır ve Suriye’nin başbakanı ve dışişleri bakanı gibi davranarak çok ileri gittiğini, bunun Türkiye’nin menfaatlerine de aykırı olduğunu, kantarın topuzunun kaçtığını düşünüyordu. Bunu Davutoğlu’nun yüzüne de söyledi.

Arınç’ı istifadan döndürdü
4 Kasım 2013’te Başbakan kızlı erkekli aynı evde kalan öğrencilerin denetleneceğini söyledi. Arınç bunu kesin bir dille yalanladı. “Asparagas” dedi. Başbakan ise ertesi gün Arınç’ı açığa düşürdü. Arınç “Birilerinin kum torbası olmak istemem” dedi. (…) Başbakan karşılaşmalarında Arınç’a son derece sert tepki göstermiş ve yaralayıcı ifadeler kullanmıştı. Arınç da kırgın ve küskün bir şekilde istifa kararı alıp evine çekilmişti. Geri dönmeye niyeti yoktu. Arınç, Gezi olayları sırasında da istifanın eşiğine gelmişti. Aynı günün akşamı geç saatlerde üç bakan Gül’den acil randevu talebinde bulundu. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Enerji Bakanı Taner Yıldız ve Kültür Bakanı Ömer Çelik… Devreye girmesini rica ettiler. Gül, telefonla Arınç’ı aradı ve uzun bir görüşmenin sonunda onu zor da olsa kararından vazgeçirdi.

Gül’ün zoruna giden olumsuz yanıt
Erdoğan, 2012’de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ikinci kez seçilmesini önleyen bir yasa değişikliği hazırlayınca, Gül kendisine dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin aracığıyla ‘Konuyu aramızda konuşarak hallederiz Böyle bir yasa beni rencide eder’ diye haber gönderdi. Bakan Ergin, konuyu Erdoğan’la görüştükten sonra olumsuz yanıtla döndü. Yasaklandığını düşünen Abdullah Gül çok kırıldı.

Bir ipte iki cambaz oynamaz
Benzer bir kırılma Abdullah Gül, Ağustos 2014’te Cumhurbaşkanlığı’ndan ayrıldığı sırada yaşandı. Gül, Çankaya’dan sonra yeniden siyasete dönmeyi düşünüyordu. Ancak Erdoğan faktörü onu caydırdı. Gül, “Tayyip Bey buna karşı çıkar. Aramızda çatışma çıkar. Anlaşamayız. Bu ülke içinde hayırlı olmaz. Bir ipte iki cambaz oynamaz” dedi ve hamle yapmaktan vazgeçti.

Hayrünnisa Hanım’dan baskın!
ABDULAH Gül’ün 2007 yılında Cumhurbaşkanı seçilmesine karşılık askerler başörtüsü konusundaki hassasiyeti nedeniyle eşi Hayrünnisa Gül’ün Köşk’teki başyaverlik binasını ziyaret etmesi istenmiyordu. buna çok içerleyen Hayrünnisa Hanım, kendi sürdüğü otomobille başyaverlik binasına gitti. Hayrünnisa Gül’ü gören askerler adeta şok geçirdi.

Bağış’ın bakanlığını önledi
Ahmet Sever’e göre 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasından sonra 4 bakanın özellikle de Egemen Bağış’ın kabine dışı kalmasını sağlayan aktör Abdullah Gül oldu. Erdoğan, yeni kurulacak bakanlar kurulunda Egemen Bağış’ı tutmak istiyordu. Cumhurbaşkanı Gül buna da karşı çıktı ve bunun yanlış anlamalara yol açacağın söyledi.

NOT: Haberin 15 Haziran 2015 tarihli Vatan Gazetesi’nde yayınlanan hali buradan (http://www.gazetevatan.com/gul-gezi-yi-cnn-ve-bbc-den-izlemis-801769-gundem/) okunabilir.

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.